Alarmart: Seni Ne Çağırıyor ?
19 Haziran -21 Temmuz 2019
Bir sanat girişimi olarak İlk kez 2013 yılında Eskişehir’de yaşayan ve çalışan 24 sanatçı tarafından temellenen AlarmArt, bu kentte sanat kültürünün önemli bir parçası olarak ulusal ve uluslararası ölçekte sergiler gerçekleştirmektedir. Seni Ne Çağırıyor? temasıyla tasarlanan sergi, AlarmArt ve Cermodern işbirlikteliğiyle 13 sanatçının 25 eserini biraraya getiriyor.
SENİ NE ÇAĞIRIYOR?
Beni deniz çağırıyor. Ben (o’yum ki) deniz (beni) her çağırdığında gidenim. Deniz beni onda gizlenenleri görebildiğim için çağırıyor. Deniz beni onda gizlenmeyi bildiğim için çağırıyor. Deniz her gelip gittiğinde kıyıya bazı şeyler bırakıyor, kıyıdan (da) bazı şeyleri alıyor. Beni ufuk çağırıyor. Ben (o’yum ki) ufuk (beni) her çağırdığında kağıdına bir çizgi çizenim. Çizgi beni ufka yaklaştırıyor, çizgi beni ufukla konuşturuyor, çizgi beni ufku benim çizdiğime inandırıyor. Beni kanatlar çağırıyor. Ben (o'yum ki) kanatlar (beni) her çağırdığında uykusunun bir yanından (uykusunun) diğer yanına dönenim. Kanatlar bir uykuyu bir düşe daha çok yaklaştırıyor, kanatlar bir düşü insanlara daha inandırıcı kılıyor. Herkesin kanatları, onun uykusunu bekliyor. Beni gök(yüzü) çağırıyor. Ben (o’yum ki) gök beni her çağırdığında gidenim. Gök beni onda atan kalbi duyabildiğim için çağırıyor. Gök beni onun katmanlarında dolaşabildiğim için çağırıyor. Bu güne kadar her şeyi (yer yerine) göğe ektim, şimdi her şeyi gökten topluyorum. Beni ezgi çağırıyor. Ben (o'yum ki) ezgi (beni) her çağırdığında onu sesleyenim. Ezgi beni ona parmaklarımla dokunabildiğim için çağırıyor. Ezgi beni onu renklendirebildiğim için çağırıyor. Ben ezgiye benzemeyi seviyorum sonunda. Ezgi; bana... Beni bir masaldan, bir avdan, bir okyanustan bir yunus çağırıyor. Yunus beni hep bir mercan kalıntısına giden bir dip akıntısına çağırıyor. Ben (o'yum ki) yunuslar (beni) her çağırdığında kıyıda bir ateş yakanım. Ben oyum ki ateşin başına yunuslarla toplananım. Sabah olunca birimizden biri kalkar, okyanusa gider; ya yunus, ya ben, ya ateş... Beni ateş! çağırıyor. Ben (o’yum ki) ateş her yandığında ona çırağ, ona çamurdan nesneler, yandıkça, piştikçe seçilen renkler ve pek saydam sırlar taşıyanım. Ateş beni ondan öğrendiğim için çağırıyor; ateş beni ona köz taşıdığım için çağırıyor. Beni ışık çağırıyor. Ben (o’yum ki) bir yerden bir yere onun hızında (b)akmayı bilenim. Işık geldiği yerlerden imgeler alıyor, ışık vardığı yerlere resimler yapıyor. Ben elimde bir avuç gümüşle ışığı bekleyenim. Işık beni onu hangi madenle beklemeyi bildiğim için çağırıyor. Beni boşluk çağırıyor. Ben (o’yum ki) boşluğun üzerine gerdiğim ipte, sakınımsız, ağsız yürümeyi bilenim. Boşluk (beni) onu arşınlamayı bildiğim için çağırıyor. Boşluk ben onda yürüdükçe kendi boyutlarının ayırdına varıyor. Boşluk fark edilmeyi seviyor, boşluk her şeyden daha büyük olduğunun bilinmesini diliyor. Beni sis çağırıyor. Ben (o’yum ki) sisin ardından bakmayı, ama herkesten başkayı görmeyi bilenim. Sis içerilerinde sakladıklarının kadrini bilir, onlara kıymet katar; sis onların boyunlarına çiğ damlaları olarak yapışır, açık yakalarından içerilerine akar, açık yaralarından bedenlerine sızar. Beni masal çağırıyor. Ben (oyum ki) bir masaldan uzanıp gerçeğe tutunanım. Ben bir masal (beni) her çağırdığında güncesini kuşananım. Bir masal en çok da bir ressamın günlüğüne yaraşır. Bir masalda yaşamayı başaramayan, pek az yaşamış sayılır. Beni rastlantı çağırıyor. Ben (o’yum ki) zarafet ile kristal bir anda karşılaşmayı dileyenim. Evreni kışkırtmak için bir yoldur rastlantı; yolunu değiştirmek için ahkâm kesmektir. Rastlantı cereyan etmek için bir resim kollar hep; ben olasılığa olanak veririm; o da bana bir resim verir. Beni irtifa çağırıyor. Ben (o’yum ki) yeryüzüne birkaç adım olsun geriden, yukarıların tenhalığından, uzaklığından, kuşların göç yolundan ve meteorların tutuşmaya başladığı kat ve katmanlardan bakmanın görkemin yanında hiç’liğe, yok’luğa, beyhude’liğe pek yakın bir yerde, herkesin yanında ve herkesle birlikte eşitlendiğimizi görüp gösterenim. İrtifa beni yeryüzünden yakınmak için, irtifa beni yeterince yukarıdan salıvermek için yanına çağırıyor.
LANPİR
Mayıs, 2019, Eskişehir
hakkımızda
üyelik
hizmetler
iletişim
sergiler
etkinlikler
söyleşi
film gösterimi
konser
tiyatro
Kasım
Pzt
Sal
Çar
Per
Cum
Cmt
Paz
20
1
2
3
25
11
12
21
22
23
24
13
14
15
16
17
18
19
26
27
28
29
30
31
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Cerçocuk Atölyeleri
Tiyatro: Zorba
Tiyatro: Caligula
Tiyatro: Piraye
Tiyatro: Frida
Tiyatro: Kırmızı Başlıklı Kız Çocuk Oyunu
Tiyatro: Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Tiyatro: Muhteris Sukunet
Tiyatro: İvan İlyiç'in Ölümü
Tiyatro: Bir Alafranga Muhabbet
Atölye:
Bir Film Nasıl Okunur Atölyesi
Tiyatro: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Tiyatro: Kaktüslü Adam
Tiyatro: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Tiyatro: Kırmızı Başlıklı Kız Çocuk Oyunu
Tiyatro: Zorla İspanyol
Tiyatro: Morgue Sokağı Cinayeti
Tiyatro: Dava
Tiyatro: Son Feci Bisiklet
Tiyatro: Frida
Immersive Yoga
Tiyatro: Angara Gazinosu Müzikli Kabare
Tiyatro: Angara Gazinosu Müzikli Kabare
Tiyatro: Zorla İspanyol
4
5
6
7
8
9
10
ziyaret
CerBlog
TR I
EN