Ercan Arslan: İkilem ve Denge / Ambiguous Polarities

9 Kasım November- 8 Aralık December 2024

AMBIGUOUS POLARITIES

 

Nedir insanı insan yapan? Soyut düşünebilmesi mi? Yaratabilmesi mi?

Âşık olabilme yeteneği mi? Umudu - umutsuzluğu mu?

Evrendeki varlığı ve hiçliği mi? Yalnızlığı mı?

Yaşadığı çevreyi yok edişi mi? Yoksa onu doğasına göre düzenleme girişimi mi? Yıkımı mı, yapımı mı? Belirsizlikleri, çelişkileri mi?

Dünyada yaşayan canlıların neredeyse yarısı asrın sonuna kadar yok olabilir ve bunun en büyük nedeni insan. Bu kitlesel yok oluş, 65 milyon yıl önce bir asteroidin dünyaya çarpması sonucunda dinozorların ve daha başka birçok canlının yok olmasına rakip olabilecek nitelikte. Bir yandan kitlesel yok oluşun tam ortasındayken, bir yandan da savaşların insanlığı kasıp kavurduğu bir yüzyılda nedir insanı insan yapan?

 

İnsan ruhunun dengesini, karmaşıklığını, çelişkisini sanatında inceleyen, çalışmalarının odak noktası yapan Ercan Arslan, resmi, daha geniş anlamda sanatı, kendi sanatını, daha çok felsefenin konusu olan bu sorularla gerçekleştirirken, onu varoluşçu bir ressam olarak görebilir miyiz?

Bu sorunun yanıtı, sanıyorum, resmin varlıksal bir olgu olarak sanatçının yaşamında kapladığı yer ile ilgilidir.

Varoluş, bireyin çırılçıplak, yaşamla ölüm arasındaki sınırda, tüm sorunsalıyla, kendini gizlisiz saklısız bir aynanın önünde görmesi ise,

(böyle tanımlıyor Ferit Edgü Varoluş’u) birçok varoluşçu yazınsal eserden daha varoluşçudur Ercan Arslan'ın resimleri. Günlük yaşamın gerçekliği, beraberinde getirdiği kişisel ve toplumsal sorunlarla birlikte düşünen insanın çıkmazı, bu resimlerde, hikâyeler ve imgeler olarak değil, varlık sancısı içinde duyumsayışlar ve düşünceler olarak çıkıyor karşımıza.

 

Sanatçı bu sergideki resimleri, boşluklar, kutuplaşmalar, belirsizlikler kavramları üzerinden sorgulanan çelişkileri, kullanılan malzemelerin karakteristik özellikleri çerçevesinde, farklı boyutlardaki eserlerin harmonisi - disharmonisi üzerinden bir araya getiriyor. Çalışmalarını Berlin'de sürdüren Ercan Arslan, Zaman-Mekan olmaksızın insan doğasının özünü resmin kendi dünyası, kendi kuralları içinde sorguluyor. Resimlerdeki boş alanlar, renklerin kutuplaşması, kompozisyondaki denge/dengesizlik, dekonstruktif figürler izleyicinin düşünen gözünde farklı ruh hallerine denk gelebilir. Brancusi, sanat düşünceleri dile getirmez, düşünceler doğurur, der. Bu resimler de yeni çelişkili düşünceler doğurmak istiyor, tıpkı doğadaki insan yaşamının kendisi gibi.

 

Burak Fidan

 

 

 

 

What defines a human being? Is it our capacity for abstract thought, creativity, or love? Is it our hope and despair, our sense of existence and isolation within the universe? Or is it the contradictions of destruction and creation, of loneliness and connection, of constructing the world and tearing it apart?

 

Nearly half of all species on Earth could face extinction by the end of this century, with human activity as the primary driver. This mass extinction could rival the one that wiped out the dinosaurs 65 million years ago. In a time when mass extinction and wars scar humanity, we must ask again: what truly makes us human?

 

Ercan Arslan explores these questions in his art, examining the balance, complexity, and contradictions of the human soul. He centers his work around the same questions that philosophers have pondered for centuries. Could we call him an existentialist painter? Perhaps the answer lies in how painting, as an existential expression, shapes his life. For Arslan, existence is that bare encounter, standing on the line between life and death, confronting oneself in a mirror with no secrets.

 

Arslan's paintings, deeply existential in nature, convey the human condition more vividly than many existentialist works in literature (a perspective once shared by Ferit Edgü). His pieces reveal daily reality, personal and social struggles, and the human plight—appearing not as stories but as sensations and thoughts wrestling with existence.

 

In this exhibition, Arslan’s paintings bring together contradictions and uncertainties, explored through the concepts of gaps, polarities, and ambiguities. His use of materials and contrasting scales creates harmony and disharmony alike, evoking varied moods in the viewer. Working in Berlin, Arslan probes the essence of human nature beyond the constraints of time and space, allowing the raw elements of his work to shape a unique visual language. Empty spaces, polarized colors, balanced and unbalanced compositions, and deconstructed figures may each spark different reactions, depending on the viewer’s perspective.

 

Brancusi once said that art does not express thoughts; it gives birth to them. Arslan’s work aims to generate new, conflicting thoughts—just as human life itself unfolds in tension with nature.

hakkımızda

üyelik

hizmetler

iletişim

ziyaret

CerBlog

TR I

EN

Ziyaret

İletişim

Yönetim

DAHA FAZLASI